Adahan doğuştan atopik dermatit egzama ile doğdu. Gittiğimiz her doktor ve her araştırmamızda ( Youtube – Google ) ve kulaktan dolma her söylemde bunun bir süt alerjisi olduğunu sütten ve sütün tüm ürünlerinden az yemesi hatta hiç yememesi gerektiği öğrendik hem de bu besinleri en fazla alması gereken zamanda ve sizde bu söylemlere harfiyen uymak zorundasınız çünkü gözünüzün önünde geçirdiği o kaşıntı atakları ve sizin bir şey yapamayışınız ömrünüz en kötü anları, yaşayan bilir… Tam 2,5 yıl sabah, öğlen, akşam Hindistan cevizi sütü içti. Onu gecelerce sabahlara kadar pışpışladık. Ufacık kremlere verilen tomarla para… Aslında olayın süt ve süt ürünlerinden daha çok organik ve in-organik ürünler olarak sorun çıkardığını fark ettik. 2017 yılından 2019 Mayısa kadar işin bütün kurs ve teorik araştırmalarını yaparak hangi alanın bizim yapacağımız ölçüde olduğuna karar vermeye başladık ve Büyükbaş hayvancılığını hemen eledik çünkü yapamazdık. Arıcılık, kümes ve kanatlı ırkı ile ( Deve kuşu hariç ) küçükbaş hayvancılığı yapabilme seviyesine geldik. Teori tamamdı ama pratik olmadan asla olmaz dedik. Ve sonunda, en kıymetli besin balla başlayalım istedik. Eee arı tarafından sokulmadan da bu iş öğrenilmez dedik ve başladık bir ustamızın, büyüğümüzün yanında iş öğrenmeye, çıraklık yapmaya. Sonra… Arıların alt tarafına ufak bir kümes koyduk. Buraya kendi yiyeceğimizi çıkarsak yeter dedik ve 25 tavuk aldık. Söylemesi ayıp ilk aldanışımız ilk ticari tecrübesizliğimizi burada yaşadık ve  paramızla 25 tavukluk tecrübe satın aldık :))  Sonra sonra ayak, ibik, kanat içi, gaga vb gibi uzuvların önemli faktör olduğunu bir  kümeste bedava çalışarak öğrendik ve ölen bütün tavuklardan sonra yapılan kireçleme ile 100 Tavuk daha aldık. Çiftliğin yanındaki sütçü teyzeden inek altından süt, kendi kümesinden yumurta, kendi saf hakiki balımız derken, ( ki bal bize şiddetle yasaktı) Adahan hepsinden yemeye beslenmeye başladı hatta her gece ballı keçi sütü içmeden asla uyumaz oldu beyefendi. Ve bazı geceler ” Kestane ballı süt ” diye tercihini de yapar ve hiç bir kaşıntısı asla  ama asla olmaz. Polen yasaktı, kendi polenlerimizden ölçülü olmak koşulu ile yedirdik. Yumurta yediği anda kabaran çocuk şu an günde 2 adet yumurta tüketiyor. Bebekler yumurtalarımızı elinde ısırarak yiyor… Tavuk için bize ” sakın verme kasınır ” diyen bir çok kişi tariflerimizi istemeye başladı. Eee tabii ki beğenmeyenlerde oldu. Ona bakarsanız Kalamarıda sevmeyen var. Dememiz o ki olay yiyecekte değil içinde ve üstünde olan katkı maddelerinde.
İşte bu yüzden bizim yaptığımız ve yapılan araştırmaları derleyerek birazda kendi yorumumuzu katarak hazırlanan değişik yem rasyonu ile deneme üretimlerimize başladık. Bu rasyonda ve AdaBahçe Tarım ailesinde el emekleri çok olan o narin elleriyle kopardıkları kapya biberleri bizlerle paylaşan Çanakkale Biga’lı ablalarımız ve teyzelerimizin ellerinden bir kere daha öpüyoruz. İyi ki varlar. Bal, tavuk eti ve yumurtada iddaalıyız. Dronlarla amatör çekim yaparak tespit ettiğimiz tüm çiçeklerin ve suyun yanına yerleştirdik arılarımızı. Yakın oldukları su birikintilerine hazırlamış olduğumuz çicek sepetlerine binbir çiçekler serptik. İddaa ediyoruz böyle bir bal yemediniz. Düşünün, bizim bütün aile büyüklerimiz Şeker, kalp, tansiyon ve buna benzer hastalıklara sahipler ve her bir ailemizde en az tüketeni 1 yılda 8 kg balımızdan tüketti. Sadece bebeklerimize çok kontrollü verdik çünkü bizim bütün ballarımız polenlidir. Ve polen derken günde 2 bin çiçekten toplanan bir özden bahsediyoruz. İşte bu yüzden hep diyoruz ki; ” Ailemizi ve ailenizi önemsiyoruz ” Güvenle tüketiniz. 

Bu arada AdaBahçe Tarım ailesine hoşgeldin.